okunma
Artışa geçen Covid-19 vakalarıyla birlikte yeniden tedbirlerin artırılması konuşulurken, aşı olmak istemeyen vatandaşları aşı olmaya ikna etmek için de yeni adımlar atılıyor. Çalışma hayatında da özel sektörde işverenin aşı olmayan çalışanlarını işten çıkarıp çıkaramayacağına dair tartışmalar konuşulurken, avukat Ali Onar konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Onar, "İşveren tarafından, çalışanın gerek bireysel korumasını sağlamadığı gerekse diğer çalışma arkadaşlarının sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atma riskinin artması nedeniyle hizmet akdini feshetme hakkına sahip olacağını değerlendiriyorum" diyerek, işverenin aşı olmayan çalışanın tazminatı karşılığında iş akdinin feshedilebileceğini söyledi.
İşverenin çalışanlara aşı olmalarını talep etme hakkı var
İş yerlerinde işveren tarafından iş sağlığı konusunda bütün önlemlerin alınması sorumluluğu taşındığının altını çizen avukat Ali Onar, tedbirler konusunda işverenin çalışanlardan aşı olmalarını talep edebilme hakları olduğunu söyledi. Onar, "Pandemi ile birlikte iş yerlerinde uygulanmaya başlayan ve resmi kurumlarca uygulaması denetlenen tedbirlerin yanına aşı da tartışmasız eklenmiştir. Başkaca ve hukuk harici diğer bilimsel tartışmalara girmeden belirtmem gerekir ki, aşının bireysel koruma sağladığı, enfekte olmayı engellemediği, çok büyük bir yüzde ile hastalığın hafif seyretmesini sağladığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu durum 'aşılılar da hastalanıyor, aşısızlar da hastalanıyor' yorumlarına sebebiyet vermektedir. Burada kritik soru işverenin, çalışanı aşı olmaya zorlayıp zorlamayacağı noktasında toplanmaktadır. İçişleri Bakanlığının PCR testini zorunlu hale getiren genelgesinden ve FDA’nın Pfizer’a aşı onayı vermesinin hemen akabinde Biden’ın özel sektöre yönelik açıklamalarından sonra bu hassas ve kritik konunun daha da alevlendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşverene getirilmiş yükümlülüklerin idari, hukuki ve cezai sorumlulukları ile çalışanların iş yerlerinde hem kendilerini hem de diğer çalışma arkadaşlarının sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atmamakla yükümlülüğü birlikte değerlendirildiğinde işverenin 'her türlü tedbiri alır' hükmünden hareketle, çalışanlarından -diğer tedbirlere de riayet etmek kaydıyla- aşı olmalarını talep etme hakkı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle hastalığın iş yerinde ve/veya işten kaynaklı bir sebepten bulaştığının tespit edilmesi halinde işverenin yükümlülüklerini yerine getiremediği sonucuna ulaşılacağından işverenin riskleri en aza indirme anlayışıyla bu talepte bulunmasını doğal karşılamak gerekecektir" diye konuştu.
Aşı olan ve olmayan çalışanlar ayrılacak mı?
Aşı olan ve olmayan çalışanların farklı düzenlemelere tabi tutulmasının uygunluğunun yargının kararında olduğunu söyleyen avukat Ali Onar, "Bir diğer önemli konu ise riskli gruplarda bulunanlar ile kronik hastalığı bulunan çalışanların durumudur. İşverenin, riskli meslek gruplarda bulunan çalışanlar ile kronik hastalığı bulunan çalışanlardan aşı olmalarını talep etmelerinin tartışmaya açık olmadığını değerlendirmekteyim. İşverenler tarafından aşı olmayı reddeden çalışanlara karşı düzenli PCR talep edilmesi, aşılı olmayanların aşılı olan çalışanlardan farklı düzenlemelere tabi tutulması, yemekhanelerin ayrılması, ara dinlenme saatlerinin değiştirilmesi, sigara içilen alanların ayrılması, ibadet alanlarının ayrılması vb. tedbirler işverenler tarafından alınması muhtemel ek tedbirler olarak görünmekle birlikte aşı olmayan çalışanlara uygulanacak bu yöndeki ek tedbirlerin yasal çerçeveye uygun olup olmadığına yargı karar verecektir" sözlerine yer verdi.
"Hizmet akdini feshetme hakkına sahip"
Ayrıca avukat Ali Onar, işverenin çalışanın gerek bireysel korumasını sağlamadığı gerekse diğer çalışma arkadaşlarının sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atma riskinin artması nedeniyle aşı olmayan çalışanın hizmet akdini feshetme hakkına sahip olduğunu belirtti. Onar, "İşverenin aşı olma talebine olumlu cevap vermeyen çalışanların hizmet akitlerinin akıbetinin ne olacağı hususunda da alternatiflere göre değerlendirmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Hizmet akdinin feshi, bu sözleşmenin en ağır sonucudur ve en son çare olarak düşünülmelidir. Buna göre de sebebi her ne olursa olsun aşı olmayı kabul etmeyen çalışanlar bakımından alınan tüm tedbirlere karşılık göreceli de olsa iş yerindeki riskin yüksek olduğunu tespit eden işveren tarafından, çalışanın gerek bireysel korumasını sağlamadığı gerekse diğer çalışma arkadaşlarının sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atma riskinin artması nedeniyle hizmet akdini feshetme hakkına sahip olacağını değerlendiriyorum. Ancak hemen belirtmem gerekir ki aşı olmayı kabul etmeyen çalışanın hizmet akdini fesheden işverenin bu feshinin işveren ile çalışan arasında duyulan güvenin ilişkisinin zedelenmesi nedeniyle olabileceğini eş anlatımla koşulları varsa kıdem-ihbar tazminatları ödenerek geçerli fesih yapılabileceği kanaatini taşıyorum. Bilindiği üzere güven ilişkisinin zedelenmesi taraflar arasındaki güven ilişkisini çökertecek ağırlıkta olmayan fakat yapılan işin normal işleyişini etkileyen, iş yerinde var olan düzen ve uyumu bozan ve işverenden iş ilişkini makul ölçüler içinde devam ettirmesi beklenemeyen haller bakımından ifade edilmektedir. Tek başına yeterli bir tedbir olmaması ve devletin de bu aşamada kabul ettiği gibi aşı olmaya bireylerin zorlanamaması nedeniyle çalışanın iş sağlığı ve güvenliğini tehlikeye düşürmesi gerekçesiyle işverenin hizmet akdini bildirimsiz ve tazminatsız olarak haklı nedene dayalı bir fesih hakkına sahip olmadığını da söylemem gerekir. Yine önemle belirtmek gerekir ki hizmet akdinin feshi hakkını kullanmak her çalışanın sağlık durumu, çalışma koşulları ve iş yerinin özelliklerine göre değişkenlik gösterecektir. Dolayısıyla sadece aşı olmadığı gerekçesi ile çalışanın hizmet akdinin kötü niyetli feshine de müsaade edilmemelidir" açıklamasında bulundu.
Comments
0 comment