Tatlı Krizine Son!

Hele de şu son zamanlarda eve tıkılıp kaldıkça buzdolabının kapağını daha fazla açıp yedikçe istenmeyen kilolarla karşı karşıya kaldık. Ama artık tatlı krizine son...

O Kadar Da Zor Değil

Bazen mutluluktan ya da üzüntüden, bazen dikkati çeken bir reklamla, kimi zaman da kendiliğinden gelen tatlı isteği, kriz haline dönüşebiliyor. Bu isteğin sık sık yaşanması ise kilo alımını kolaylaştırıyor ve genel sağlığı olumsuz etkiliyor. Ancak pek çok kişinin doğru yönetemediği tatlı krizini çikolata kavanozunun sonunu getirmeden ya da evdeki tüm tatlıları bitirmeden aşmak o kadar da zor değil. Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Dyt. Büşra Mutlu, tatlı krizlerini doğru yönetmenin yolları hakkında bilgi verdi.

Tatlı Sevgisi Kadınlarda Daha Fazla

Tatlı olarak adlandırılan gıdalar pek çok kişinin vazgeçilmezleri arasında üst sıralarda yer almaktadır. Tatlı sevgisinin daha fazla kadınlarda görüldüğü bilinmektedir. Tatlı yenildiğinde seratonin ve endorfin salgılanmaktadır. Bu nedenle de en küçük bir mutsuzluk anında bile tatlıya yönelim artmaktadır. Tatlının ihtiyaç duyulan değil, sadece tüketilmek istenen bir gıda olduğu unutulmamalıdır. Tatlı karbonhidrat ve yağ oranı yüksek besin öğelerinden oluşur. Günlük ihtiyaçtan fazla tüketildiğinde obezite, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik rahatsızlıklara yol açabilir ve zamanla hayatınızın konforu etkilenir, performansınız düşer. Fakat bunların önü tabii ki kesilebilir.

Tatlı Krizine Neden Olan 6 Etmen

Bazı araştırmalarda tatlı krizlerine neden olan birçok etmenden bahsedilmektedir. Tatlı krizine yol açan nedenler şöyle sıralanabilir:

Hipoglisemi: Hipoglisemi, kan şekerinin hızlı düşmesidir. Ara öğün yapılmadan, uzun süreli açlık durumlarında tatlı krizi kaçınılmazdır. Hipoglisemi varsa 3 saatte bir hafif öğünler yapılmalıdır.

Polikistik over sendromu: Bu problemi yaşayan kadınların çoğunda gizli şeker de bulunmaktadır. Kadın doğum uzmanlarının tedavisi ve uzman yardımıyla Polikistik Over Sendromu olanlar tatlı krizlerinin önüne geçebilir.

Vitamin, mineral eksikliği: Demir, krom, magnezyum eksikliklerinde kişilerin daha fazla tatlı krizi yaşadıkları bilinmektedir. Bu nedenle bir doktor kontrolüyle vitamin ve mineral eksiklikleri değerlendirilmelidir.

Adet öncesi sendromu: Kadınların birçoğu normalde tatlı isteği duymazken regli öncesi yoğun bir şekilde tatlı tüketme ihtiyacı duyarlar. Bunun sebebi östrojen hormonunun bu dönemde azalmasıdır. Diyetisyen ile uygulanacak stratejilerle bu süreci atlatmak mümkündür.

Duygusal durumlar: Depresyon sürecinde tatlı isteği artabilir. Araştırmalarda evlilikte mutsuz olan kadınların, diğer kadınlara göre daha fazla tatlı ihtiyacı olduğu gözlemlenmiştir. Depresyon için mutlaka bir terapistten yardım alınmalıdır. Aynı süreçte bir diyetisyen kontrolünde gitmek olumlu sonuçlar verecektir.

Alışkanlıklar: Çocuklukta ailelerin ödüllendirmek için verdikleri çikolata ileride her mutlu ve başarılı dönemlerde kişilerin karşısına ödül algısı olarak çıkabilmektedir. Belki bir parça bitter çikolata sorun yapmazken, bunu "Kendime tatlı ısmarlayacağım" diyerek abartma tatlı krizlerini tetikleyebilir.

Güçlü Sindirim Sistemiyle Tatlı Krizine Son

Normalde kuru meyve ve taze meyveler tatlı isteğini kırabilmekte. Ancak bazen bunlar yeterli gelmeyebilir. Yapılan araştırmalarda şekersiz sakız çiğnemenin tatlı isteğini azalttığı ortaya çıkmakla birlikte tatlı isteğinde odak değiştirmeye çalışmak işe yarayabilmektedir. Sindirim sistemi güçlendirilebilirse de tatlı isteği sağlıklı yiyeceklerle ortadan kalkabilmektedir. Tatlı krizlerini sonlandıracak öneriler şöyle sıralanmaktadır:

Az ama sık yemek: Ana öğünlerdeki yemek miktarını kısıp, ara öğünler oluşturularak tatlı isteği azaltılabilir. Böylece kan şekeri dengede olur, hipoglisemi atakları yaşanmaz.

150 kalori limiti: Günlük 150 kaloriyi aşmayacak bir tatlı tüketiminin vücuda zararlı olmayacağı bilinmektedir. Ayrıca yine de tatlı yenmek isteniyorsa sütlü veya meyveli tatlılar hem kalori alımını azaltır, hem tatlı isteğini bastırır hem de kilo alımını engeller.

Karışım tatlılar: Bir çikolatayı tek başına yemektense çikolata sosuna batırılan bir muz veya bir çilek tatlı isteğini azaltır. Ya da fındıklı, bademli drajelerden az miktarda tüketmek tatlı isteğini keser.

Kurtarıcı meyve: Taze ve kuru meyveler tatlı ihtiyacını karşılayabilir. Yanına eklenecek kalsiyum kaynakları tokluk hissini artırarak yardımcı olur.

Yeni odaklar: Tatlı yeme fikri akıllara düştüğünde ilk 10 dakikada yapılabilecek bir aktivite tatlıdan uzaklaştırabilir. O sırada evi toparlamak, ofiste kalkıp yürümek, yakın arkadaşları aramak, gazete okumak tatlı fikrini unutturabilir.

Basit karbonhidratı es geçin: Hamur işi, pastane ürünleri gibi basit karbonhidratlar tatlıya eğilimi artırır. Bunun yerine Bulgur, kepekli ekmek, tam buğday ürünleri, kuru baklagiller proteinle tüketilirse tokluk hissi artar, tatlı isteği azalır.

Destek şart: Stres, üzüntü gibi duygusal durum değişiklikleri tatlı krizine neden olursa, bir psikologdan destek almak düşünülebilir. Hiçbir besinin ya da tatlının hayattaki hiçbir sorunu çözmeyeceği unutulmamalıdır.

Önce gözünüz doymalı: Görsel algının, tat duygusunu geliştirdiği bilinmektedir. Bu nedenle evde hazırlanabilecek sağlıklı ve güzel görünen tariflerle tatlı isteği bastırılabilir.

250 gram yoğurt

5 yemek kaşığı bal

Yarım su bardağı kırmızı meyve- Böğürtlen, yaban mersini veya frambuaz

4 yemek kaşığı yulaf ezmesi

2 yemek kaşığı antep fıstığı içi- İri kıyılmış ve tuzsuz olmalı

Yapılışı:

Yoğurt ve balı karıştırın. Bu karışımı pişirme kağıdı serdiğiniz 20*30 cm'lik düz tepsiye yayın. Üzerine yulaf, meyve ve antep fıstıklarını serpin. Karışımı 5 saat derin dondurucuda bekletin. Yeterince donduktan sonra keskin bir bıçak yardımıyla üçgen şeklinde kesip, bekletmeden tüketin.

Tatlı Aşkının Yerini Müsli Alsın

500 gram yulaf

1 çay bardağı pekmez, yarım çay bardağı bal

1 çay bardağı kıyılmış çiğ badem

1 su bardağı küçük küçük doğranmış kuru meyve

Yapılışı:

Pekmez ve balı karıştırıp kısık ateşte beş dakika kaynatın. Yulaf, badem ve kuru meyve karışımını başka bir kapta harmanlayın ve üzerine pekmezli karışımı ekleyip karıştırın. Yağlı kağıtla kapladığınız fırın tepsisine bu malzemeyi yayın. Önceden ısıtılmış fırında 200 derecede 15-20 dakika pişirin. Oda ısısında soğuttuğunuz karışımı elinizle ufak parçalar halinde ufalayın, ağzı kapalı cam bir kavanozda saklayın. Sonrasında ister sütle, ister yoğurtla tüketin.